Uzmanlar, Filistin’e saldıran İsrail ordusuna destek veren firmaları boykot etmenin, bu duruşu gösteren kişilerde çaresizlik duygusunu yenmelerine yardımcı olduğunu belirtti.
Yerleşim alanı, mülteci kampı, kamu binası, hastane, okul ve ibadethane ayrımı gözetmeksizin saldıran İsrail ordusuna uluslararası bazı firmaların desteği kamuoyunda büyük tepkiye yol açtı. Bazı vatandaşlar da bu vahşete sessiz kalmadığını İsrail ordusuna direkt destek veren, ürün gönderen markaları boykot ederek gösteriyor.
Uzmanlar, boykotun kişi ve toplum üzerindeki psikolojik etkisini AA muhabirine değerlendirdi.
İbn Haldun Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Medaim Yanık, boykotun psikolojik açıdan kolay bir eylem olmadığını, var olan tüketim alışkanlığının terkedilmesinin aktif bir zihniyet değişimi gerektirdiğini söyledi.
Prof. Dr. Yanık, kişinin ancak yeni güçlü duygular eşliğinde bu değişimi yapabileceğini belirterek, “İsrail’i destekleyen firmaları boykot eden kişi İsrail’in zalimce masum çocukları öldürdüğünü düşünce olarak kabul etmiş olur. Bu duruma güçlü bir üzüntü ve öfke duyar. Filistinlilerin yanında, İsrail’in karşısında olmak ister. Bunun için var olan alışveriş alışkanlığını içsel mücadele ederek değiştirir. İşte bu durumda kişi pasif bir nesne olmaktan çıkıp aktif bir özneye döner. Kendisini Filistin tarafına koyar, İsrail’in karşısına geçmiş olur.” diye konuştu.
“Boykot bizi iyileştirmeye yardım eder”
Boykot için bir dizi psikolojik değişim gerektiğine işaret eden Yanık, “Bu durum kolay değildir ama birçok insan bunu başarıp, sürdürebilir. Nitekim boykotların başarılı olmadığına dair kanaat bugünlerde değişmiş durumda. Masum çocukların parçalanmış bedenleri hafızalarımıza yerleşti. Bu acılar hiçbir şey yapılmadığında ‘çaresizliğe ve umutsuzluğa’ döner. Boykot elinden gelen bir şeyi yaparak çaresizlik duygusunun üstesinden gelmeye yarar. Elinden gelen bir şeyi yapmakla acılarının hafiflemesine sebep olur. Yani boykot etmek Filistinlilere yaradığı kadar bize de yarar. Boykot bizi iyileştirmeye yardım eder.” ifadelerini kullandı.
Öte yandan Gazze’de olup bitenleri, çocukları travmatize edebilecek şiddet içeren resimler gösterilmeksizin, aile içinde konuşulması gerektiğine vurgu yapan Yanık, şöyle konuştu:
“Çocuklar boykota katılarak haksıza karşı olma, haklının yanında olma bilinci kazanabilirler. Mazlum çocuklarla dayanışma alışkanlığı edinebilirler. Bu sebeple, çocuklarımızı harçlıklarından Gazzeli çocuklar için yardım kuruluşlarına bağışta bulunmaya, okullarda kermesler yaparak Filistinli çocuklarla yardım etmeye teşvik etmeliyiz. Ayrıca kendilerinin sevdiği ama boykot listesinde olan şeyleri almayarak boykotun parçası haline gelebilirler. Yardım etmek ve boykota katılmak çocuklarda zorbalığa karşı olma, zayıfın ve haklının yanında olma duygusunu güçlendirecek, ahlak ve karakter gelişimlerine katkı sağlayacaktır.”
“Boykot, katilin mi yoksa olmayanların mı yanında durduğumuzun göstergesi”
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarına ilişkin içerikler üreterek sosyal medyada paylaşan eğitimci ve yazar Yavuz Yiğit ise bir “duruş” olarak nitelendirdiği boykotun, katilin mi yoksa katil olmayanların mı yanında durulduğunun göstergesi olduğunu söyledi.
Boykot hareketindeki motivasyona değinen Yiğit, şöyle konuştu:
“Bir konuda merhamet sahibi olduysanız ve o merhametiniz eğer aksiyona dönüşmüyorsa bir süre sonra vicdanınız size şunu söylüyor, ‘Unut bunu.’ Çünkü canınız acıyor ve hiçbir şey yapmadınız, o zaman kabullenmeye başlarsınız. Şimdi bu kabullenme hali sizi aslında duyarsızlaştırmaya, biraz kötü insan olmaya doğru iter. O yüzden insanların aksiyon almaya, en azından ‘Yahu ben buradan yemek yemiyorum, iyi insanların yanındayım ve öbür tarafa küçük dahi olsa o zararı veriyorum.’ hissiyatına çok ihtiyacı var.”
Yavuz Yiğit, Filistin’e dair sosyal medyada daha stratejik ve farklı dillerde içeriklerin üretilmesi gerektiğini belirterek, boykotun ancak bu şekilde global harekete dönüşebileceğini ifade etti.
“Dünyanın her yerinde Batı’nın bütün argümanları çöktü”
İsrail’in Filistin’e yönelik saldırılarının ardından gençlerin düşünce kalıplarının da değiştiğini belirten Yiğit, “Mesela Batı’yla alakalı bir düşünceleri var, ‘Batı işte demokrat, ahlaklı, insan haklarına saygılı.’ Öyle yerle bir oldu ki bu. Dünyanın her yerinde Batı’nın bütün argümanları çöktü. İnsan haklarına, demokrasiye, özgürlüklere, çocuklara dair kurdukları bütün argümanlar Batı’da da çöktü. Oradaki gençler de buna isyan ediyorlar. Bugün gerçekten İsrail 1 ay içerisinde Batı’nın 100 yıldır belki 200 yıldır oluşturduğu o imajı yıktı.” değerlendirmesinde bulundu.